AYNA AYNA


Bana Arkadaşını tarif et, sana kim olduğunu söyleyeyim..
Karşımızda gördüğümüz ve bizi rahatsız eden her şey ve herkes ASLINDA “Biziz”.
Kimi nasıl tarif ediyorsanız, Siz ,O' sunuz.
 
Evrendeki çekim yasası şöyle işer “Benzer olan birbirini çeker”...Bu anlamda, hayatımıza giren insanlar da bir şans sonucunda orada değildirler. Hayatımıza bir şekilde dokunmuş olan her insan, çekim yasası sonucunda bir aynalık göreviyle oradadır. Birinin bize aynalık yapması demek, bize kabul etmediğimiz ve kimse fark etmesin diye büyük bir gayretle kendimizden bile sakladığımız yönlerimizi göstermesi demektir. Ayna gibi, bunu; sizden yansıyan enerji ve size dönen mesaj olarak algılayabilirsiniz..
 
Kime “kıskanç” diyorsanız o sizsiniz... Kimi “çıkarcı” görüyorsanız o sizsiniz..Ve ilişkilerimizde hep karşı tarafı eleştirirken, biz aslında eleştirdiğimiz şeyleri kendimize yormayı beceremeyiz. Bu zor bir şeydir. Ama bunun farkında olarak ilişkilerinizi gözden geçirirseniz, iç temizliğiniz çok daha hızlı olur-ilişkilerinizde huzur bulur ve sevgide kalmayı başarırsınız.
 
Hayatımızdaki aynalık görevi yapan insanlar bize ne gösterir?

Olumlama Yapmanın Püf Noktaları


Çoğu insan farkında olmadan klişeleşmiş bir takım sözcükler seçiyor. Söyledikleri bu cümleler gayri ciddi ve espri olsa bile bilinçaltları bunu bir emir olarak algılayıp realiteye dönüştürmek için çalışmaya başlıyor. Bilinçaltımızın bu mükemmel sadakatini maalesef olumsuz şeyleri hayatımıza çekmek için kullanıyoruz…
Yani sorunları olduğu için mi söz ettiklerini, yoksa sorunlardan söz ettikleri için mi sorunların içinde olduklarını bilmeden!
SÖZ, bir enerji paketçiği ve düşüncenin somutlaşmış şekli olarak hayatımızda çok dikkat çekici etkiler yapar. Çevremizi ve hayatımızı değiştirebiliriz.

Kryon - Ders Odası

Bu metin Kryon,Ikinci Kitap(Bir Insan Gibi Düsünmeyin)'den alinmistir. 

Bir zamanlar, adina Wo diyecegimiz bir insan vardi. 

Wo'nun cinsiyeti bu öykü için önemli degildir,ama sizin nötr cinsiyetli bir insan için (Ingilizce’de) yeterli bir sözcügünüz olmadigindan, biz bu insanin bir erkek oldugunu söyleyelim. Kültüründeki tüm insanlar gibi Wo da bir evde yasiyordu,ama o sadece içinde yasadigi kendi odasiyla ilgileniyordu. Odasi güzeldi ve onu o halde tutmaktan o sorumluydu...

Kendini tavuk sanan kartal

Bir zamanlar, büyük bir dağda kartallar yuva yaparlarmış.
Bir kartal da 4 tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş. Bir gün bir deprem olmuş. Ve yumurtalardan bir tanesi dağdan yuvarlana yuvarlana vadideki bir tavuk çiftliğine kadar düşmüş.

Çiftlikteki tavuklar, bu değişik ve normalden büyük yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler. Yaşlı bir tavuk bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu, koruması altına almış.

Bir gün, küçük kartal yumurtadan çıkmış, dünyaya gözünü açmış. Çevresinde tavukları görmüş ve kendini bir tavuk zannetmiş. Bütün tavuklar da ona bir tavuk gibi davranmışlar. Ailesini de çok seviyormuş. İçinden bazen, "ben kimim? sorusu geçiyormuş.

Hasan "Sonsuz"Celiktas'in Seviye Seviye Spirituel Film Listesi


Spirituel egitimler veren veya yasam koçlugu yapan arkadaslarimiz, çalismalarinda spiritüel filmlerden de yararlaniyorlar. Bana sIk sIk hangi filmleri önerirsin sorusu geldigi için ben de bir rehber hazirlayayim dedim. Umarim faydasi olur. (Not: Buradaki seviyelendirmeler ince ince degil, kalin çizgilerle yapilmistir konuyu rahat anlatabilme adina. Umarim kimseleri incitmem.)

Hasan "Sonsuz" Celiktas

Eleştirilere Minnet - Cem Şen

"Gözden düşme ve yücelme eşit şaşırtır kişiyi;
Sevin büyük bir mutsuzluğu canınız gibi."

-Lao Tzu







Hayatımın erken dönemlerinde, İslam'ın bir öğrencisiyken ilk öğrendiğim şey, öğretmenim bir kusuruma işaret ettiğinde minnetle elini öpüp bana nefsimin tehlikelerini gösterdiği için "Allah sizden razı olsun" demekti.

Daha sonra bir Zen yolcusu olduğumda,

Çekim yasasını kullanarak hayatını düzeltemezsin, önce titreşim frekansını yükseltmen gerekir.

Çekim yasasını birçok kişi duymuş hatta hayatında uygulamaya çalışmıştır. Ancak titreşim yasasını bilen insan sayısı daha azdır ve uygulanması konusunda fikir sahibi olanlarda fazla sayıda değildir.
Çekim yasası benzer enerjiler bir birini çeker derken, titreşim yasası, her şey bir müzik notası gibi titreşir ve siz kendi titreşimimize uygun şeyleri hayatınıza çekersiniz der. İkisi ilk bakışta birbirine çok benzer gibi görünse de aslında aralarında ciddi bir fark vardır.
Çekim yasasında istediğiniz bir şeyi hayatınıza çekmek için buna odaklanmak zorundasınızdır. Ne istediğinizi bilmeli, isteğinize sürekli enerji göndermeli, zihninizi odaklamalı ve pozitif zihin durumunuzu korumalısınız.
Olumlamalarla ve imgelemelerle çalışmanız ve istediğiniz şeyi çekmek için benzer enerjileri üretmeniz gereklidir.
 Oysa titreşim yasasında sizin özel bir çalışma yapmanıza gerek yoktur. Amaç bir şeyi istemek ve bunu hayatınıza çekmek değildir. Amaç pozitif bir titreşime sahip olmak ve güzel şeyleri hayatınıza otomatik olarak çekmektir. Burada belli bir amaç yoktur, sadece kendinizi gelebilecek her türlü iyi ve güzel her şeye açmak vardır.
Bazı insanlar çekim yasası ile çalışmalarına rağmen bir türlü istediğim şeyleri hayatıma çekemiyorum şeklinde şikâyetler ederler. Bu durumda çekim yasası işe yaramıyor sonucuna varır ve çalışmalarını bırakırlar ya da nerede hata yaptıklarını anlayamaya çalışırlar.
 Aslında bu durumun nedeni oldukça basittir.
Kişi titreşim yasasına göre, kendi titreşimine uygun olan şeyleri hayatına çekmektedir. Titreşim yasasını belirleyen şeyler en fazla bilinçaltındadırlar.
Buna şöyle bir örnek vermem doğru olacaktır. Bilinçaltında yoksunluk, parasızlık korkusu gibi duyguları olan bir insanın sahip olduğu titreşim buna uygun olacaktır.
Kişi hiçbir şey yapmasa bile maddi sorunları ve borçları hayatına çekecektir. Bu kişinin çok istediği bir evi satın almak için çekim yasası ile çalışıyor olduğunu varsayalım. Evi almak için eve odaklanıyor ve evi kendisine çekecek enerjileri üretiyor, yani çekim yasasını işletiyor.
Ancak bir taraftan da titreşim yasası aynı anda işliyor. Evi bilinçli olarak hayatına çekmeye çalışırken bir taraftan da bilinçsiz olarak borçları hayatına çekiyor. Bu durumda en iyi ihtimalle bu enerjiler bir birini nötrleyecektir. Ancak kişi bir süre sonra istediğim olmuyor diyerek çalışmayı bırakacak ve titreşim yasasına uygun bir şekilde yaşamaya devam edecektir.
 Bir ihtimalde çekim yasası ile çalışırken istikrarlı ve azimli bir şekilde devam etmesi ve çalışmayı bırakmamasıdır. Bu durumda istediği evi gerçekten hayatına çekebilir ama titreşim yasası işlemeye devam edeceği için yine borçlar hayatında olacaktır, yani istediği refaha ulaşması kolay olmayacaktır.
 Titreşim yasasının işleyişinde, auranızın yani enerji alanınızın ne kadar pozitif olduğu, doğal düşünce şeklinizin ne kadar olumlu olduğu ve bilinçaltınızda neler olduğu çok önemlidir. Titreşim yasasını tam olarak anlayamazsak ve buna uygun değişiklikleri yapamazsak bu durumda, otomatik olarak hayatımıza bir şeyleri çeker dururuz ve çoğu zaman da bunlardan şikâyet ederiz.
Ancak titreşim yasasını tam olarak anladığımız ve buna uygun davrandığımız zaman, otomatik olarak iyi ve güzel şeyleri hayatımıza çekeriz...

--Alıntı--

Evlerde Negatif Enerji Temizliği



Evlerimiz , işyerlerimiz ve sıklıkla kullandığımız mekanların enerjisi, yaşamlarımızda bize destek ya da engel olabilecek kadar kuvvetlidir. Yaşadığımız ve çalıştığımız yerlerin enerjisel temizliği ; en az fiziksel temizlik kadar önemli ve dikkat edilmesi gereken bir husustur.

Her mekanın kendine ait bir enerji alanı vardır ve mekan yaşayan bir canlı gibidir. Biz farkında olsak da olmasak da bulunduğumuz her mekan ile iletişim halindeyiz ve hepimiz çevremizdeki bu enerjilerden direkt olarak etkilenmekteyiz.

Duygu


Duygu yaşamak, duygulanmak insanın sahip olduğu en önemli özelliklerinden birisidir. Duygular yaşamın rengi, “tadı tuzu”dur; duygunun yaşanmadığı bir yaşam düşünülemez. Yaşadığının farkında olan insanoğlu, kendisinde ve çevresinde olup bitenleri bir yandan algılarken bir yandan da bunları değerlendirir ve yorumlar. Bu sürece her zaman çeşitli (bazen belli belirsiz, bazen de çok yoğun) duygular eşlik eder.

        Herkesin her zaman yaşadığı bir şey olmasından mı, bir zayıflık olarak görülmesinden mi, yoksa kontrol edilebilir bir şey olarak görülmesinden mi bilinmez; duygular bir insanın iç dünyasının aynası olmasına karşın, genellikle hak ettiği değeri görmez. Anlamı, değeri, yol göstericiliği atlanır.

Hayaller için;...


Hayalleri gerçekleştirmek aslında o kadarda zor değil, yeter ki;
-Hayallerimize giden yolda karşımıza çıkan kapalı kapıların önünde, bize kendiliğinden açılmasını beklemeyelim.
-Hep birilerinden yardım beklemek yerine, insanın kendi şansını kendinin yaratabileceğine inanalım.
-Kaderimize, aslında yaptığımız seçimlerle kendimizin, yön verdiğimizi kabul edelim.