DÖRT EŞ

Dört eşi olan zengin bir tüccar vardı. En çok dördüncü eşini sever, onu görkemli elbiselerle süslerdi. Ona büyük titizlikle davranır, her şeyin en iyisini vermeye çalışırdı.

Tüccar, üçüncü eşini de severdi. Ondan her zaman gurur duyar, arkadaşlarıyla tanıştırırdı. Ancak onun başka bir erkekle gitmesi korkusunu hep içinde taşırdı. İkinci eşini de severdi. Her zaman düşünceli ve anlayışlı 
olan ikinci eşi, aynı zamanda tüccarın en yakın sırdaşıydı. Nitekim ne zaman bir sorunla karşılaşsa, ikinci eşiyle paylaşır, ikinci eşi ise her zaman onun zorlu dönemlerinden sıyrılmasına yardım ederdi.

Psişik Yetenek Testi

Yeteneklerinizi Test Edin
Aşağıdaki soruları yanıtlayın ve cevaplarınızı not edin. Daha sonra aşağıda testin sonucunu okuyabilirsiniz.

1- Yeni tanıdığınız bir insanda ilk olarak

A: ) O insanın nasıl göründüğünü fark edersiniz. (Giyimidış görünüşü)
B: ) Sesinin tonunu fark edersiniz.
C : ) Kendinizi o kişinin yanında nasıl hissettiğinize dikkat edersiniz.
D : ) O kişinin size öğretecek ilginç bir bilgiye sahip olup olmadığına dikkat edersiniz.


Bir profesör konferans vermek üzere salona girmiş. Ama bakmış ki salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen Profesör sonunda seyise sormuş:


- Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?

Seyis cevap vermiş:

- Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.

Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:

- Konuşmamı nasıl buldun?

Seyis cevap vermiş:

- Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım.



Yıldız Çocukları kimlerdir?


Yıldız Çocukları, başka bir dünyadan gelmiş olabileceklerini öğrendiklerinde heyecan ve özlem duyan kimselerdir. Genelde insanların durumu olan yalnızlık ve ayrılık hislerini paylaşırlar, ama aynı zamanda bu gezegende yabancı olma hissini taşırlar. Bizim toplumumuzun davranış ve motiflerini kafa karıştırıcı ve mantıksız bulurlar. Yıldız Çocukları genelde politika, ekonomi, sağlık gibi toplum kurumlarıyla ilgili olmaktan hoşlanmazlar. Küçük yaşta bile, bu tür kurumların kötü ve gizli yönlerini büyük bir kesinlikle keşfetmek konusunda yeteneklidirler. 

Tanım:

Onlar yeni insan nesli... İşte size Kristal Çocuklar...


Onları tanımak...
Kristal Çocuklar'ı nasıl tanıyacağız? İlk bakacağımız yer onların gözleridir, iri, etkili, anlamlı ve bilge gözlere sahiptirler. Mutluluk ve sevinç verirler, bağışlayıcıdırlar. Kristal Çocuklar büyükleri olan İndigo Çocuklar'la, benzer özellikleri paylaşırlar. İndigoların ruhları savaşçıdır, amaçları eski düşünceleri yani önceki eğitim, yönetim ve yasal sistemleri yok etmektir. Başlıca düşmanları psikiyatrik tedavilerdir, onlara ilaç tedavileri uygulandığında duyarlılıklarını, ruhsal yeteneklerini ve enerjilerini yitirirler. Kısacası İndigolar'la gerçekten DES (Dikkat Eksikliği veya Dikkat Eksikliği Hiperaktiflik Sendromu" tanısı konulan çocukların ayırdedilmesi gerekmektedir. Ama Kristal Çocuklar farklıdırlar, çok mutlu, bağışlayıcı ve sakindirler. İndigoların savaşarak açacakları ve temizleyecekleri yoldan geçerek daha güvenli bir dünyaya gitmektedirler. İndigo ve Kristal tanımları, aura renklerinden ve enerji kalıplarından kaynaklanmaktadır. İndigo Çocuklar'da indigo mavisi vardır, bu renk iki kaşın arasında yer alan üçüncü göz şakrasının rengidir. Bu şakra ile durugörü güçleri vardır. Ama Kristal Çocuklar'da kuvartz kristalinin prizma etkisi vardır, auraları pastel tonlarda çok renkli ve harelidir. Kristallere ilgileri büyüktür zaten tanımlarının nedeni budur.

Anadolu kadınlarımız ağıt yakarken neden göğüslerinin ortasına vururlar?

Timüs bezi, tiroid bezinin altında, göğüs boşluğunda ve soluk borusunun

HAYATINIZI DEĞİŞTİRECEK YAZI



Hakim, karşısında ayakta duran sanık hakkında vermiş olduğu kararını okumaktadır. Kararın dayanakları, gerekçeleri açıklandıktan sonra asıl en önemli olan kısma sıra gelir. 12 yıl hapis cezası… Karar doğrudur veya yanlıştır. Verilen ceza az veya çok takdir edilmiştir.
Sanık bu cezayı hak etmediğini düşünüyor olabilir. Mağdur veya akrabaları ise yeterli bulmamışlardır belki de. Her iki tarafın avukatı da anında temyize gitmek için hazırlanmaya başlamış bile olabilirler çoktan. Ama hakim cezaya hükmetmiştir ve hiçbir itiraz, hiçbir temyiz başvurusu (ileride haklı bulunacak olsa bile, o an’a kadar) cezanın uygulanmasını durdurmaz, ceza ertelenmez, yürürlüğüne engel olunamaz.
12 yıl… 
Jandarmalar sanığın ellerine kelepçeyi takarlar. Az sonra da alır götürürler cezaevine. Birkaç dakika öncesine kadar sanık, şu anda ise artık hükümlü olan kişi pek çok şey söylemek isteyebilir. Sözcükler boğazına da düğümlenebilir, ağzından çıt çıkmaz. Veya bağırmaya başlar. Cezayı hak etmiş olsa dahi, onca yıl içeri girip yatmak kolay değildir.

BARDAĞI YERE BIRAKIN BUGÜN


Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. Herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu.

-"Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?"
-50gm!' .... '100gm!' .....'125gm'..diye öğrenciler yanıtladı.
-"Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem, " dedi profösör, "ama, benim sorum şu ki :"Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?"
-'Hiçbir şey' diye yanıtladı öğrenciler.
-"Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?" diye sordu profesör bu kez.
-"Kolunuz ağrımaya başlardı efendim" diye öğrencilerden biri yanıtladı

Rüya Görme Sanatı - Bilinçli rüya görmenin yolları

Rüyaların anlamı nedir?

"Burası bizim ev ama eşyalar başka" rüyasının anlamı
Projeksiyonların uyanıkken de, yaşanabileceğine inanın ve bunu isteyin. Kendinize "Ben projekte edeceğim." ve "Nasıl projekte olunacağını öğreneceğim?" telkinlerini yapın. Kendinizin daha farklı olabileceğine inanmalısınız. İnatla ısrar ederek daha geniş sularda yüzmelisiniz.

İki önemli şey var; ilki kendinize itiraf edin ki, astral çıkış gerçek bir olaydır. Kendinize önem verin, dış etki ve telkinlere uzak kalın, bir kuşkucu sizi engelleyebilir. Düşüncelerinizi açmayı öğrenin, gözlerinizi kapayın ve önünüzde bir havuz olduğunu projekte edin ve düşüncelerinizin havuza aktığını düşleyin.

Kişilik Testi toplam 10 soru

  Aşağıdaki test birçok profesyonel kuruluş tarafından insanların iç
 dünyalarını ve insanlarla ilişkilerini değerlendirmek için kullanılmaktadır.
 
 Testin sonuç kısmına bakmadan hemen çözmeye başlayınız. Cevapları geçmişinize göre değil, şimdiki durumunuza göre veriniz.


MANTIK

Öğrenciler o yılın ders programında yeni bir ders olduğunu fark ederler.
Dersin adı Mantıktır ve derse yaşlıca bir profesör girecektir.
Nihayet, ilk mantık dersi başlar.
 

Çocuklardan biri söz hakkı isteyerek:
-Sayın profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bunu anlatır mısınız ? ricasında bulunur.

SUYUN HAFIZASI


Rahatsızlıklarınızdan Tamamen kurtulmak için içtiğiniz SU’nun şifa Gücünden de FAYDALANMAYA.. NiYET edin.
Suyun hafızası var.. ‘Benim endişelerimi temizlesin’ düşüncesiyle içilen su, bedende bu komutu yerine getirir.
Suyun hafızası var.. Su bütün evrenin ve kainatın başlangıç noktasını oluşturuyor. Ve insanı bedenlenmesinde etmen olan en önemli madde.

Miligram Deneyi


Milgram deneyi, insanların erk (otorite) sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçme amacını güden bir deneyler dizisinin genel adıdır. Deneyi gerçekleştiren Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram, bu araştırmasını ilk olarak 1963'te Anormal ve Sosyal Psikoloji Dergisi (İng.: Journal of Abnormal and Social Psychology dergisindeki makalesiyle tanıtmış ve bulgularını 1974'te yayımladığı Otoriteye İtaat: Deneysel bir Bakış (İng.: Obedience to Authority; An Experimental View) isimli kitabında daha derinlemesine incelemiştir.

Stanford hapishane deneyi


Stanford hapishane deneyi, mahkûm veya gardiyan olmanın psikolojik etkileriyle ilgili bir incelemeydi. Deney Stanford Üniversitesi'nde psikolog olan Philip Zimbardo liderliğindeki bir grup araştırmacı tarafından 1971'de yapıldı. Yetmiş kişi arasından yirmi dört lisans öğrencisi gardiyan ya da mahkûm rollerini oynamak üzere seçildiler. Seçilen öğrenciler Stanford psikoloji binasının bodrum katındaki sahte hapishaneye yerleştirildiler.

Kişisel Vizyonunuz Var mı?

Geleceğe ilişkin bir vizyonunuz var mı? Yoksa zamanınızı şimdi ve burada, sorun çözmek ve işlerinizi tamamlamak için harcamayı mı tercih ediyorsunuz? 
İstenen geleceğin hayalini kurmak ile günlük gerçeğin içinde yaşamak arasındaki dengeyi kurmak güç iştir. çoğumuz bu iki durumdan birine yöneliriz. Çok azımız dengeyi bulur ve sürdürür. Günlük gerçeklerle başa çıkma gereği ile kim olmak,ne yapmak ve neye sahip olmak istediğimize ilişkin anlamlı bir vizyon geliştirmek arasında bitmeyen bir savaş sürer gider.
Varolan Gerçekliğin İçinde Kaybolmadan Birey Olmak

Aşağıdaki beş aşamadan oluşan egzersiz böyle bir dengeyi kurabilmenizde size yardımcı olacaktır.

Etkili Konuşma Teknikleri

Başarı ve mutluluğun büyük ölçüde kendimizi ifade etme yeteneğimize bağlı olduğunu biliyor musunuz?