Kişisel ataleti yenip başarı yolunda adım atmanın olmazsa olmazlarından biri özgüven. Ancak özgüvenin azı gibi fazlası da zarar. İşte size özgüven duygunuzu korumanızı sağlayacak 3 temel taktik… Bir rivayete göre Y jenerasyonu aşırı bir özgüvene sahip. Yani, yeterli bilgi ve becerisi olmadığı halde yapabileceğine inanıyor ve konuları diğerlerinden daha iyi bildiğini düşünüyor. Psikolojik açıdan bakarsanız, bu tanım aslında epey sağlıklı.
ÖZGÜVEN MÜKEMMEL OLMAMAYI KABUL EDEBİLMEKTİR
Bilmediği halde yeteneğine ve yapabileceğine inanmak “öz-etkinliğin” yüksek olduğunu gösterir. Bu da iyidir.
Neyi bilmediğini bilmemek ve kendini diğerlerinden daha bilgili gibi görmekse, öz-bilgi eksikliğidir.
Özgüven, hem öz etkinlik hem de öz bilgiyi gerektirir. Ama öz etkinliğin biraz daha baskın olması, pek de tahmin edildiği gibi fena bir durum değildir.
Siz hiç özgüven sorunu yaşayan bir CEO, CFO ya da CSO gördünüz mü?
C-seviyesinde bir yönetici olmak demek güçlü bir özgüvene sahip olmayı gerektirir. Bu seviyede özgüven eksikliği yaşanmaz. Bu kişiler kariyerlerinin başlarında, ortalarında ya da bir dönemlerinde mutlaka özgüven eksikliği duymuş olabilirler elbette. Ancak bulundukları pozisyonu doldurmak yüksek özgüven gerektirir.
Peki, siz özgüveninizi artırmak istiyorsanız ne yapabilirsiniz?
Size 3 ipucu:
Mükemmelliyeti aramaktan vazgeçmeyi denemek:
Insan kaynakları yöneticileri her ne kadar işe alımlarda mükemmelliyetçi kişileri tercih etmeme eğiliminde olsalarda, C seviyesinde bir çok yöneticinin bu kategoriye girdiğini biliyoruz. Bu özellik hem kişiyi hem de birarada çalıştıkları kişileri oldukça zorlayan bir durum.
Mükemmelliyetçi tutum detayların çok arkasından gitmek, önceliği olmayan konularda dahi en ince noktaların düşünülmüş ve tamamlanmış olmasını beklemek ve hafif obsesyon halinde konuları düşünmek olarak ifade edilebilir. Kendinizi böyle bir döngü içinde bulduğunuzda, bir kaç dakikalık sakinleme molası almayı denerseniz, pişman olmazsınız.
Hata yapmak insanlık halidir. Hata yapmaktan korkmak, başarıya giden yola engel koymak gibidir. Hata yapmamak için değil yaptığınız işi en iyi şekilde yapabilmek için uğraşmayı tercih edin.
Cesur gözükmek de bir meziyettir.
Bazen hepimizin cesaretinin kırıldığı zamanlar olur. Bu zamanlarda dahi cesur gözükebilmek gücünüzü toplamanıza ve etrafın size olan güvenini sağlam tutmanıza fayda sağlar.
Biliyorum, içeride cesur hissetmemek, dışarıya nasıl yansır ki? Aslında rol yapıyor olacaksınız ama hayatta bazen rol yapmak fena değildir. Özellikle bu gibi durumlarda. Kendinizi bu şekilde cesur davranmaya ikna ederseniz, bir zaman sonra içiniz ve dışınız daha dengede olur.
Size anlam veren işleri tercih edin.
Eskiden kısa saatler çalışılıyormuş. Yaptığın işi sevmesen de belki çekilir bir durum olabilir. (sanmıyorum ama öyle varsayalım). Artık neredeyse 24 saat çalışıyoruz. Sevmediğimiz işleri yapmak gibi bir lüksümüz var mı? Hayatın tadı olması için sevdiğin işlerle uğraşmak durumundasın, yoksa hayatını harcar durursun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder